Her Mühendis Gibi, Çok Büyük Hayallerim Vardı

Mesut Yüksel Mesut Yüksel
10.04.2016 02:26


Değişik bir serüvendi benimkisi. “Hani herkesin yaşadıkları, kendisine değişik gelir ya”, benimki de o hesap aslında. Bu yazıyı yazarken de, öncelikli hedefim yeni mezun arkadaşların, belki kendi hikayelerini yazmalarında yardımcı olmak.

Okulum bitti. Her mühendis gibi, çok büyük hayallerim vardı ilk başta. Çok farklı şeyler bekleyerek okudum. Elektrik Elektronik Mühendisliği fakültesinde işler biraz havalı idi okurken. Okulu bitirdikten sonra, kendimi piyasaya kabul ettirmenin bu kadar zorlayacağını düşünmemiştim. Gerçek dünya ile hayaller arasında uçurum varmış.

Mezuniyet sonrasında, “Nereden tutunacağımı, bilemeden geçen bir yıl var”. Neler yaşadım, neler düşündüm, neler hissettim; hepsini kaleme alsam, dram dizisi olur.

Bu sürecimi analizlemek için fazlasıyla zamanım oldu. İlk başlarda umudumu asla kaybetmedim ve sürekli iş arama platformlarına başvurularda bulundum. Sürekli güzel bir iş hayaliyle uyudum uyandım. Diplomamı almaya gittiğimde, onun bende çok uzun süre kalmayacağını düşünmüştüm hep.

Aradan bir iki ay geçti görüşmeler için çağrılmaya başladım. İlk gittiğim görüşmeyi çok iyi hatırlıyorum hatta, öyle ki sektörle ilgili bilgimden ziyade okuduğum romanların sorgulandığı bir görüşmeydi. Her mülakatımda bir eksiğimi kapattım ben. İş size uysa da uymasa da mülakatlara gidin! Çünkü her mülakat size birşey katıyor.

Yaklaşık üç ay kadar daha görüşmelerim devam etti. Sonra alımlar durdu ve tabiri caizse tam bir nadas dönemine girdim. Hayatımdaki tek aksiyon üniversite günlerimi özleyip, o zamanlardan bana kalan insanlarla durumumu konuşmaktı. Bir işe yaradı mı? Hayır.

İkincisi, tanıdık torpili beklemeyin! Genelde referans olmakla, torpili birbirinden ayrı tutarlar ama bir fark yok arasında. İkisini beklemek de zaman kaybı. Başkasından medet ummak yerine kendinizi geliştirin. Kendi çabalarınız ile geldiğiniz nokta daha hoş geliyor kişiye.

Bir kaç ay sonra, bir telefon geldi. Bursluluk sınavından bahsediyordu. O sıra alımlarda yeniden başladığı için kursa katılıp katılmamak konusunda kararsız kaldım. Bursluluk sınavına tamam dememe rağmen gitmedim. Ki çok büyük bir firmayla mülakat tarihim ayarlanmıştı. Mülakat günüm geldi, o gün her şeyimle tam gibi hissediyordum kendimi aslında. Çünkü önceki tüm mülakatlarımı harmanladım ve mülakat sabahı giyindim kuşandım, mülakat yerine gittim. Biraz bekledikten sonra aldılar beni toplantıya. Konuşmaya başladık, karşımdaki mülakatçı İngilizce seviyemi sordu. Orta dedim. Konuşalım dedi. Konuştuk. Yurt dışına çıkmamış biri olarak, konuşma yeteneğim gayet eksikti. Yine de konuşmaya çalıştım ve mülakatı bitirdik. Yine her ilk mülakatta olduğu gibi bilgi düzeyim sınanmadan, bu sefer de İngilizcem yüzünden elenmiştim.

O gün hayatımın dönüm noktası olmuştu. Mülakattan çıktıktan hemen sonra kurs aramaya başladım. Hatta büyük pişmanlık duyarak aradım. Çünkü mülakattan önceki üç ayı sadece, nasıl iş bulabilirim sorusuna cevap aramakla geçirmiştim. Oysaki bazı şeyleri fiiliyata geçirmem gerekiyordu.

Neyse, o gün başladım ben aslında; hayatımın geri kalanını geçirmek istediğim şekle çevirmeye. İngilizce kursumda önce konuşma derslerine başladım. İngilizcem bir ay gibi kısa sürede iyi bir yükselme grafiği çizdi.

Büyük mülakat için reddettiğim burslu öğrenci arayan kurs, tekrar aradı. Bu telefonu alana dek, İngilizcem bir hayli ilerlemişti. Bursluluk sınavına girdim. Sınavdan geçtiğimin bilgisi iki gün içinde geldi ve mülakata çağrıldım. Bana artı değer katsın diye gideceğim bir program seçmiştim. Mülakata gittiğimde önümdeki bir broşür dikkatimi çekti. Kafam karıştı, mülakata aldılar beni, tanıştık konuştuk. İngilizcemi sordular, eğer olumlu olursa döneceklerini söylediler. Burs almak istediğim alan olarak broşürde gördüğüm alanı belirledim.

Aradan iki gün geçti ve sonuç olumlu, kayıt için davet edildim. O gün tamamen ücretsiz bir programa katılacak olmak duygusu, beni o kadar mutlu etti ki, uzun zaman sonra kendimi gerçekten önemli hissettim. Tamamen kendi başardığım bir şeydi.

İş bulana kadar gerçekten güzel şeyler öğreneceğim ve para kazanabileceğim bir programdı. Mülakat günü incelediğim o broşür, hayatımın ta kendisi oldu. Kursum başladı, İngilizce kursuyla paralel şekilde yürüttüm. Gerçekten hayata tutunmak için kendimi adamıştım. Sürekli birşeyler kovaladım, sürekli bir şeyler ekledim dağarcığıma. Çok yoğun, bir o kadar da zevkli geçen yedi ay. Hem eğlendim, hem öğrendim.

Cisco Sistem ve Network Uzmanlığı kursunda tanıştığım insanlar, güzel dostlarım oldu. Microsoft’un orjinal sınavlarına da burslu girdim ve geçtim. Çabalarımla bir şeyleri başarabilmek, büyük bir haz veriyordu bana. Çalışma hayatı öncesinde, kendime, neler yapabileceğimi ispatlamak çok iyi geldi. Bütün umutsuzluklarım gitti eğitim süreci içerisinde. Her şey yükselen grafikle devam ediyor gibiydi.

Kurs bittikten sonra ilk hafta, iki firma ile görüşmem vardı. Benim için efsane bir görüşmelerdi. Genel müdürle görüştüğüm mülakatta. Nihayetinde beklediğim gibi bir işveren vardı karşımda. Bilgi düzeyim de o mülakatta sınandı. CV’min üzerinden adım adım geçildi. İngilizcem sınandı. Mülakattan çıkarken, “seninle çalışabiliriz” cevabı geldi. Şuan üç ay oldu ve nice üç aylara.

İşimi öğrenmeye çalışıyorum, sürekli araştırmalar yapıyorum. Sektöre hızlı bir giriş yaptım. Elektrik Elektronik mühendisliğinden sistem mühendisliğine uzanan bir hikaye benimkisi. Alanım bilgi güvenliği. Bu konuda internet üzerinden takip ettiğim birçok sosyal site var. Alanımla ilgili nerdeyse tüm eventlere katılmaya çalışıyorum. İngilizceme de katkısı olsun diye makaleleri orjinal dillerinden okumayı tercih ediyorum. Bilgilerimi unutmamak hatta yenilerini eklemek için her şeyi not alıyorum. Amacım bana güvenen insanları utandırmamak. Kendim tırmanarak, düşerek kalkarak geldiğim şu noktayı ileri taşımak için elimden geleni yapacağım; ben en net bunu biliyorum.

Hedefe Yürüyen Arkadaşlara Tavsiyem !

Eğer iş arama sürecinde yeni mezun biriysen eğer, öncelikle ne istediğine karar verin. Kilit nokta bu ve kararınızın peşinden koşun. Emin olun gerçekten istediğiniz şey fazlasıyla geliyor. Konuşabilir düzeyde İngilizcenizi geliştirmek çok şey katacaktır. Üçüncüsü ilgilendiğiniz şeyi araştırın. O işi yapan insanlara ulaşın, neler yaptıklarını soruştur. Gerçekten emin olmadan adım atmayın..

Umarım yazım birileri için yararlı olur, umarım birilerinin hayatı değişir. Olayları göründükleri şekliyle değerlendirmeyin. Bazen olan olaylar çok farklı noktalara gidebiliyor. Aşağıdaki örneklerimde görüldüğü gibi:

  • Eğer bundan bir sene önce işe başlasaydım, şu an hiç istemediğim bir işte çalışyor olabilirdim.
  • İngilizcem yoktu ve İngilizcesiz ne kadar devam edebilirdim? Birgün mutlaka önüme çıkacaktı.
  • Eğer işe girmiş olsaydım bu kursla tanışamazdım. Bunca donanımı kendi imkanlarımla yapabilmem de mümkün değildi.
  • Eğer o büyük firmadan İngilizce yüzünden elenmeseydim, asla İngilizceye yönelmezdim.
  • Eğer sistem kursuna gitmeseydim, güzel dostluklar kuramazdım. Onlar benim sevimli dostlarım.
  • Uzun süre işsiz olmasaydım sabretmeyi öğrenemezdim. Kendi kedime kaldım ve sakin kafayla düşünebilmeyi öğrendim. Boş geçen zamanımı, kendime bir hediye olarak görüyorum. Her ne kadar o süreci yaşarken böyle düşünmek zor olsa da gerçek bu.
  • Çalıştığım işe kendi imkanlarımla, kendi yeteneklerimle ulaşmış olmasaydım sanırım bu kadar tat alamazdım.
  • Bursluluk sınavına ilk aradıklarında girseydim, muhtemelen İngilizcem yüzünden, mülakatta elenebilirdim.

Siz de işsiz geçen sürenizi kendinize hediye edin. Kendinizi geliştirin, gezin, dinlenin, güzel dostlar edinin, araştırın, okuyun, konuşun. En önemlisi ne istediğinizden emin olun. Kendinizi geliştirdikçe, sizi bekleyen mevkiye, bir adım daha yaklaşacaksınız. Sadece yapmanız gereken gülerek yürümek. Dilerim varacağınız yer çok uzak değildir. Ve varış noktanız, hayatınızın en güzel günlerinin başlangıcı olur.

Admin Akademi
Kendinizi Geleceğe Hazırlayın