Girişimcilik Ruhu

Ramazan Arslantürk Ramazan Arslantürk
29.05.2016 04:20


Daha genç yaşlarda kendi işimi kurmayı düşünmüştüm. İş yaşamımda da hep kendi işimi kurmayı düşünmüş ve planlamıştım. İlk başlarda elbette bende firmalarda çalıştım, tecrübeler edindim. Sonrasında ise yakın bir arkadaşım ile birlikte elimize geçen ilk fırsatta kendi işimizi kurmuştuk. Daha 18 yaz'larındaydık.

O zamanlarda bırakın Kobi firmaları, büyük firmalarda bile bilgisayar yoktu. O zamanlarda bilgisayar ancak bankalar ile bazı üniversitelerde vardı. Ve biz, o yaşlarda bilgisayar toplayıp satmaya başlamıştık. Müşterilerimizde firmalardı.

Hatırlıyorum ki babama bilgisayar alması için ricada bulunmuştum. O zamanlar mağazaların bilgisayar satmadığı ve insanların da bilgisayardan bihaber olduğundan dolayı güç bela bulduğumuz bir mağazaya gittik. Fiyatı mı, bizim gibi düşük gelirli bir aile için araba parası idi. Doğal olarak babamın ağzından çıkan cümle, "oğlum bu kutuyu alana kadar araba alırız!" oldu. Yokluk işte. Para yokluğu değil, bilgisayar yokluğundan pahalı idi.

Neyse insan biraz akıllı olunca, fikirler üretmeye başlıyor. Madem bilgisayar eve alınacak fiyatlarda değildi. O günkü şartlara göre çok pahalı idi. O zaman almadan kullanmak gerekirdi. Bunun yolu da satmaktan geçerdi.

Evet iki arkadaş Adana'da bir apartmanın zemin katında firmamızı kurmuştuk. Ticareti bilmiyoruz. İş dünyasından bihaberiz. Muhasebe bilgimiz pek yok. Fatura, çek, senet, makbuz nedir bir fikrimiz yok. Sorular uçuşuyordu aklımızda.

Ama güzel işler yapıyorduk. Dedim ya bilmezdik, çek nedir, senet nedir, havale nedir? Bilgisayar satışını yapardık, paramızı peşin alırdık ve bilgisayarı toplar müşteriye sevk ederdik. Marka zaten yok denecek kadar az ve çok pahalı idi.

Bilgisayarı toplayıp sevkiyatını yapmak için zamanımız boldu. Çünkü firmalar siparişi veriyorlardı ama gelmesini pek önemsemiyordu. Çünkü firmaya teslim etseniz bile kullanabilecek bilgide adamları yoktu.

Ürünleri tedarik ederdik. Kurardık, testlerini yapardık. Bu da ortalama bir iki hafta gibi bir zaman demekti. Yani sattığımız her bilgisayar, ortalama bir iki hafta bizim ofiste kalırdı. Bunun anlamı, bilgisayarımız olmadan bir iki hafta bilgisayarı kullanmak demekti. Bizler böyle yokluklarda yetiştik.

Girişimci ruh, demek ki kişinin kanında var.

Admin Akademi
Kendinizi Geleceğe Hazırlayın